Muğla İli’nin güney doğusundaki geniş bir bölgeyi kapsayan Seydikemer İlçesi’nin kuruluş hikayesi çok yenidir. Daha önce Fethiye’ye bağlı bir belde olan Kemer, 2012 yılında çıkarılan bir kanunla Seydikemer İlçesi’ne dönüştürülmüştür. Seydikemer’in ilçe merkezi Antik Çağ’lardan beri bilinen “Xanthos Vadisi”nin tam ortasında yer almaktadır. Tarihi ve doğal zenginlikleriyle öne çıkan ve oldukça geniş bir coğrafyaya yayılmış ilçenin komşuları arasında güneyde Kaş, doğuda Elmalı, kuzeyde Çameli ve Altınyayla, batı yönde ise Fethiye ilçe yerleşimleri bulunmaktadır. Antik Çağ’larda Kragos olarak adlandırılan Akdağlar’ın yüksek platolarında kurulu yaylalar ve bu dağ silsilesinin batı yamaçlarındaki sulak yerleşim alanları yılın dört mevsiminde ilçeye önemli bir hareketlilik sağlamaktadır. Diğer yandan Seydikemer’in doğal zenginlikleri arasında yer alan Saklıkent Kanyonu bölgede en çok ziyaretçi çeken yerlerden biri olma özelliğini taşımaktadır. Ayrıca Karadere ve Kumluova sınırlarında kalan plajlar da özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı ziyaretçilerin tercih ettiği alanlardandır.
Seydikemer’in ilçe olarak tarihsel geçmişi çok eskilere gitmemesine karşın sahip olduğu kültürel değerler bakımından dünyanın en eski ve önemli düzlüklerinden biri olan Xanthos Vadisi ve yakın çevresini kapsaması ayrıcalıklı bir durumdur. Xanthos Vadisi’nin ünü Homeros’un İlyada Destanı’na konu olmuşluğuna da dayanır. Ünlü ozan Homeros bu destanda Troya savaşlarına katılan ve kahramanca mücadele eden Likya ordusunun anavatanını Xanthos Vadisi olarak tanımlamıştır. Anadolu yerleşim tarihinde önemli bir konuma sahip Likya Bölgesi kentlerinden Tlos, Pınara, Letoon, Sidyma, Araxa ve Oionanda antik yerleşimleri geçmişte olduğu gibi bugün de Xanthos Vadisi’ni sımsıkı çevrelemektedir. Bunlardan başka Patara, Xanthos, Telmessos ve Kadyanda gibi Likya Bölgesi’nin diğer önemli yerleşimleri Seydikemer İlçesi’nin tarihi komşularındandır.
Yakaköy Mahallesi sınırlarında kalan Tlos Antik Kenti, doğusunda bulunan Akdağlar’ın batı yamacından başlayarak Xanthos Vadisi düzlüğüne kadar uzanan bir alana yayılmış vaziyettedir. Kent merkezi ve yakın çevresi dışında Arsa, Erikli, Cemalanı, Zindan, Köristan, Dikmen ve Darıözü gibi dağlık bölgedeki teritoryum yerleşimleri Tlos’un hem askeri hem de ekonomik kaynaklarındandır. Bu haliyle Tlos dağınık bir kent görüntüsü sergilese de Xanthos Vadisine hakim konumuyla bölge genelinde varlığını kanıtlamış ve Likya Birliği içerisinde 3 oy hakkına sahip altı büyük yerleşimden biri olarak kabul edilmiştir. Kentin ismi yerel dil Likçe’de “Tlawa” olarak vurgulanmıştır. Hitit metinlerinde ise kentin adı “Dalawa” olarak geçmektedir. Homeros İlyada ve Odysseia destanlarında Troya önlerinde doğu ile batının karşı karşıya geldiği büyük bir savaştan bahsetmektedir. Söz konusu savaşın Sarpedon, Glaukos, Pandaros gibi en önemli kahramanları Likya Bölgesi’nden çıkmıştır. Homeros her üç kahramanın memleketi olarak Batı Likya Bölgesi’ndeki Xanthos Vadisi’ne işaret etmiştir. Diğer yandan Troya savaşlarına katılmış başka bir Likyalı kahraman daha bilinmektedir. Homeros sonrasında Troya savaşlarını yeniden yorumlayan İzmirli Quintus, Tloslu bir kahraman olan Skylakeus’un da Troya’da Akhalar’la savaştığını aktarmıştır. Ayrıca Quintus Troya savaşları sonrasında Likya’ya sağ olarak dönen tek kahramanın Skylakeus olduğunu da belirtmiştir.
Homeros’a göre Sarpedon Likya kralıdır ve Troya savaşlarında Likya ordusunun başkomutanı görevini üstlenmiştir. Kesin olmamakla birlikte Sarpedon’un Xanthoslu olduğu kabul edilir. Xanthos Antik Kenti, Antalya sınırlarında kalmakta olup Kaş İlçesi’ne bağlı Kınık Mahallesi’nde, Eşen Nehri kıyısındaki yüksekçe bir tepe üzerinde konuşlanmıştır. Kentin ismi yerel Likçe dilinde “Arnna” olarak geçmektedir. Xanthos Antik Kenti de Likya Birliği’ne üye 3 oy hakkına sahip büyük şehirlerdendir. 2008 yılından itibaren Xanthos Antik Kenti nehrin hemen karşı kıyısında bulunan Letoon ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır.
Kumluova sınırlarında kalan Letoon agora-tiyatro gibi anıtsal yapıları bünyesinde barındırmasına rağmen bir antik kent görünümünden uzaktır. Letoon daha çok merkezde yan yana sıralanmış üç tapınak yapısı ile ünlenmiş olup tüm Likya Bölgesi’nin kutsal alanı olarak öne çıkmıştır. Tapınaklardan doğu yöndeki yapı Dor düzeninde inşa edilmiş ve Tanrı Apollon’a adanmıştır. Ortada bulunan ve diğerlerinden daha küçük tutulan tapınak İon düzeninde olup tanrıça Artemis’in kutsal mekânıdır. Tapınak alanının batısındaki yapı ise yine İon düzeninde inşa edilmiş ve Tanrıça Leto’ya adanmıştır. Şair Ovid’in bahsettiği bir efsaneye göre Tanrıça Leto ikiz çocukları Artemis ve Apollon’u Delos’ta doğurduktan sonra onları alıp Eşen Nehri’nin denizle kavuştuğu yere gelir. Burada çocuklarını yıkamak isteyen Tanrıça, nehir boyunca bir kaynağa varıncaya kadar yürür. Daha sonra su kaynağının bulunduğu bu yerde Leto, Artemis ve Apollon’a birer tapınak adanmış ve burası Letoon ismiyle anılmıştır.
Antik kaynaklara göre Xanthos Antik Kenti’nin nüfusu çok artınca kentin yaşlıları tarafından hemen karşıdaki dağın yükseklerin de yeni bir kent kurulmuş ve adına “Yuvarlak” anlamına gelen Pınara denmiştir. Pınara Antik Kenti günümüz Minare Mahallesi’nde yer almaktadır. Bu yerleşimin ismi yerel dil Likçe’de “Pinale” olarak geçmektedir ve coğrafyacı Strabon tarafından Pınara da Likya Birliği’nin üç oy hakkına sahip altı kentinden biri olarak gösterilmiştir. Diğer yandan Troya savaşlarında Tanrı Apollon’un da desteğiyle üstün kahramanlıklar gösteren hatta Akhalı kahraman Diomedes’e meydan okuyan Pandaros’un Pınaralı olduğuna inanılmaktadır.
Xanthos Vadisi’ni güney yönden sınırlayan diğer tarihi alanlar arasında Pydnai ve Sidyma yerleşimleri örnek gösterilebilir. Eşen Nehri ile denizin birleştiği İnce Burun Mevkii’nde konuşlanmış, bir yandan denizi diğer yandan da nehrin girişini kontrol eder konumda olan Pydnai daha çok karakol işlevli bir askeri kale yerleşiminden ibarettir. Sandık Dağı eteklerinde, daha batıdaki Kalabantia yerleşimine doğru uzanan kıyı güzergâhında, özellikle Yassıca Burnu Mevkii’nde de benzer kale yerleşimleri bulunmaktadır. Ancak söz konusu askeri kontrol noktaları dağın daha yükseklerinde, Dodurga Mahallesi’nde konuşlanmış Sidyma yerleşiminin teritoryumunda kalmaktadır (biraz açılacak). Günümüz Dodurga Mahallesi ile iç içe geçmiş olan Sidyma tarihi yerleşimi hem konumu hem de bugüne kadar ulaşabilen arkeolojik kalıntıları ile tam bir antik kent görüntüsü sergilemektedir.
Kuşbakışı yaklaşık 55 km kuzey-güney yönünde uzanan Xanthos Vadisi kuzey yönde Boncuk Dağları eteklerindeki Araxa Antik Kenti ile sınırlanır. Ören Mahallesi sınırlarında kalan Araxa Antik Kenti’nden çok fazla kalıntı günümüze ulaşmamıştır. Akropol yükseltisinin güney yamaçlarındaki görkemli kaya mezarları ile birkaç anıtsal bina kalıntısı bilinen yapı gruplarındandır. Tlos, Pınara, Xanthos gibi komşu kentler ile kıyaslandığında daha küçük bir görüntü sergileyen Araxa’nın günümüze ulaşan yazılı belgelerden Likya Birliği içerisinde önemli bir konumda olduğu da bilinmektedir.
Xanthos Vadisi’nin kuzeydoğusundaki dağlık bölge Oinoanda Antik Kenti tarafından kontrol edilmiştir. Seki Ovası’nı güney yönden sınırlayan alanda, İnce Aliler Mahallesi’nin sırtını yasladığı tepe üzerinde konuşlanmış kent “filozoflar şehri” olarak da anılmaktadır. Örneğin Antik Çağ’ların tanınmış filozoflarından “Diogenes” Oinoanda vatandaşıdır. Kent stoasının duvarlarına kazınmış ve Diogenes felsefesini anlatan oldukça uzun bir yazıt günümüze kadar ulaşabilmiştir. Oinoanda Antik Kenti’nden bilinen kalıntılar Hellenistik Dönem’den önceye tarihlenmez. Halbuki Oinoanda Antik Kenti’nin varlığı çok daha erken dönemlere kadar geri gitmektedir. Oinoanda kentinin bulunduğu yer Hitit metinlerinde Likya Ülkesi’ndeki “Wiyanawanda” şehri olarak tanımlanmıştır. Oinoanda Antik Kenti’nin hemen kuzeyindeki Seki Çayı kenarında yükselen Eceler Höyük kalıntıları Hitit Çağı’ndan daha erkene tarihlenmektedir. Höyük yüzeyinde tespit edilen seramikler buradaki yaşam izlerinin Geç Kalkolitik Dönem’den başlayarak Roma Dönemi’ne kadar geniş bir zaman dilimi içerisinde sürdüğünü göstermektedir. Böylece Oinoanda Antik Kenti erken dönemlerine ait yerleşiminin burada olduğu da düşünülebilir. Daha kuzeydeki Çaltılar Mahallesi’nde yer alan höyükte de benzer özellikler gösteren buluntulara rastlanılmıştır. Ayrıca Çaltılar’ın sırtını yasladığı dağın yüksek yamaçlarında erken dönemlerde bir mağara yerleşim alanı da oluşturulmuştur.
Xanthos Vadisi’ni doğu yönden sınırlayan Akdağlar’ın zirvesinde de tarihi yerleşim alanları bulunmaktadır. Bunların bir kısmı Cemalanı, Darıözü ve Taşkuzluk gibi Tlos Antik Kenti sınırlarındadır. Deniz seviyesinden yaklaşık 1775 m yükseklikte dört bir tarafı dağlarla çevrili bir krater gölünden oluşan Girdev Yaylası ise Oionanda Antik Kenti teritoryumunda kalmaktadır. Girdev kraterinin kuzey-güney istikametindeki uzunluğu 3 km ve doğu-batı yönlerindeki genişliği ise 2 km civarındadır. Zamanla krater gölünün batı kısmı kurumuş ve bu bölüm Oinoanda Antik Kenti’ne bağlı tarihi “Kerdebota” yerleşimine dönüştürülmüştür. Bugün modern yayla yerleşim alanı olarak kullanılan bu bölge 2.5 km uzunluğunda ve 1 km genişliğinde olup kuzey-güney istikametindeki toprak yol ile ortasından ikiye ayrılmıştır. Yerleşimin kuzeyinden başlamak üzere güney yöndeki sulak bölgenin bitiş noktasına kadar olan alanda, üç faklı noktada yoğun olmak üzere tarihi kalıntılar bulunmaktadır.
Tarıma elverişli, bereketli topraklardan oluşan Xanthos Vadisi coğrafyacı Strabon’un “Sirbis” olarak adlandırdığı Eşen Nehri tarafından beslenmektedir. Ünü Antik Çağ’lara kadar geri giden Eşen Nehri, Seydikemer ilçe merkezinden geçip Xanthos Vadisini sınırlayan dağlardan gelen pek çok derenin katılımıyla geniş bir yatakta ilerleyerek Kumluova’da denizle kavuşur. Güneybatı Anadolu’nun en önemli nehirlerinden biri olma özelliğini taşıyan Eşen Nehri’nin başlangıcı ise Likyalıların anavatanı Dirmil dağına kadar uzanır. Likyalıların kendilerini “Trmmili”, ülkelerini ise “Trmmise” olarak tanımladıkları Likçe yazıtlardan bilinmektedir. Tarihçi Herodot’un Likyalılar için kullandığı “Termilai” yerleşimi de “Trmmili” ile özdeştir. Trmmili ya da Termilai ifadelerinin günümüz Dirmil yerleşimi ile aynı olduğu kabul edilmektedir. Roma İmparatoru Claudius Dönemi’nde Patara’da dikilen Yol Klavuz Anıtı üzerinde dönemin başkentinde başlayan yol güzergahının en kuzeydeki Trimili/ Dirmil yerleşimine kadar uzatılması da bundan kaynaklanmaktadır.
Seydikemer İlçesi’nin farklı noktalarında tespit edilen arkeolojik kalıntılar Xanthos Vadisi’ndeki yerleşim tarihinin Yontma Taş Devri’ne kadar geri gittiğini göstermektedir. Ayrıca avcı-toplayıcı bir topluluk yapısından tarım devrimini gerçekleştirerek yerleşik hayata geçmiş ilk Cilalı Taş Devri insanlarının yine Xanthos Vadisi’nde de yaşadığı belgelenmiştir. Bu bağlamada Tlos Antik Kenti ve teritoryumundaki Girmeler ile Tavabaşı Mağaraları’nda gözlemlenen arkeolojik kalıntılar daha sonraki kültürlerin kalıcı temellerinin burada atıldığına işaret etmektedir. Özellikle ticaretin yaygınlaşmaya başladığı Bakır Çağ’da da Xanthos Vadisi’ndeki mevcut yerleşimlerin konumlarını devam ettirdiği, Ege ve Akdeniz Havzası’ndaki çağdaş yerleşimlerle daha yoğun bir ticari ilişkinin kurulduğu görülür. Seydikemer İlçesi’nin dağlık kısmında kalan Çaltılar ve Seki Ovası’ndaki höyükler özellikle Bakır Çağ ve sonrası dönemlere ait yerleşim katmanları sunmaktadır. Tunç Çağı ile birlikte Anadolu topraklarının tamamı Hitit İmparatorluğu egemenliği altındadır. Aynı zamanda Ege’nin karşı kıyısında başlangıçta Minos daha sonra ise Miken uygarlıkları hüküm sürmüştür. Ege’nin heriki yakası arasında teritoryal sınırlar bakımından zaman zaman sorunlar ortaya çıksa da mevcut ticari ilişkilerde kesinti olmamıştır.
Geç Tunç Çağı sonunda yaşanan Troya savaşları ardından daha önce tüm Anadolu’yu kontrolü altında tutan Hitit İmparatorluğu tarih sahnesinden silinmiş ve Demir Çağ (M.Ö. 1. bin) başlangıcıyla ortaya çıkan farklı devlet yapılanmaları ile Anadolu yeniden şekillenmiştir. Anadolu’nun güneybatısındaki Teke Yarımadası olarak adlandırılan bölge bu süreçte de mevcudiyetini korumuş ve en erken yazılı kaynaklardan da bilindiği üzere, Likya Bölgesi olarak anılmaya devam etmiştir. Söz konusu yeni yapılanma içerisinde Xanthos Vadisi’nin hatırı sayılır kentlerinden Patara, Xanthos, Pınara ve Tlos gibi yerleşimler metropolis unvanıyla söz sahibi olmuştur. M.Ö. 168 yılında Roma Senatosu tarafından Likya’nın bağımsızlığının tanınmasıyla Likya Birliği resmiyet kazanmıştır. Likya Birliği’nin üç oy hakkına sahip altı kurucu üyelerinden olan Tlos, Pınara, Xanthos ve Patara Antik Kentleri Xanthos Vadisi’ndedir. Patara Antik Kenti oluşturulan bu birliğin başkenti seçilmiştir ve burada dikilen Yol Klavuz Anıtı’ndaki Likya yol ağı batıda Kaunos’a (Dalyan) doğuda ise Attaleia’ya (Antalya) kadar uzatılmıştır. Tlos Antik Kenti Likya yol ağının merkezinde gösterilmiş yedi farklı yönden gelen yollar; güneyde Xanthos, güneybatıda Pinara, batıda Telmessos, kuzeybatıda Kadyanda, kuzeyde Araxa, kuzeydoğuda Oinoanda ve doğuda Choma gelen ticari yollar Tlos’da kesişmiştir. Bu bakımdan Tlos Antik Kenti’nin Likya Birliği içerisinde ayrı bir yeri ve önemi vardır.
Xanthos Vadisi ve teritoryumunu kapsayan Seydikemer İlçesi’nin tarihi ve kültürel değerlerinin araştırılması amacıyla başlatılan çalışmalar uzun zamandan beri sürdürülmektedir. İlk kez 18. yüzyılın sonlarında batılı seyyahlar tarafından başlanılan araştırmalara, bugün farklı noktalarda kazı ve yüzey araştırmaları olmak üzere devam edilmektedir. Likya Birliği’nin kurucu üyelerinden olan Tlos, Xanthos ve Patara antik kentlerinde Antalya Akdeniz Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından kazı çalışmaları ile yüzey araştırmaları yürütülmektedir. Letoon kutsal alanındaki araştırmalar Ankara Başkent Üniversitesi öğretim üyelerince gerçekleştirilmektedir. Bunlardan başka Oinoanda, Seki Ovası ve Çaltılar gibi dağlık bölgelerde yerli ve yabancı öğretim üyeleri tarafından yüzey araştırmaları da yapılmaktadır. Diğer yandan kazı ve yüzey araştırmaları esnasında ulaşılan bulguların bilim dünyası ile paylaşılması amacıyla yayınlar da hazırlanmaktadır. Bu bağlamda en son 2015 yılında Tlos Antik Kenti ve çevresinde birbirinden farklı alanlarda çalışan bilimciler tarafından yürütülen araştırma sonuçlarının yer aldığı “Arkeoloji, Epigrafi, Jeoloji, Doğal ve Kültürel Peyzaj Yapısıyla Tlos Antik Kenti ve Teritoryumu” başlıklı bilimsel kitap ile “Tlos, Akdağlar’ın Yamacında Bir Likya Kenti” başlıklı rehber kitap yayınlanmıştır.
Prof. Dr. Taner Korkut
Tlos Kazısı Başkanı
Akdeniz Üniversitesi
Antalya